30 Mart 2013 Cumartesi




İzmiri anlatırken Esma Taşkın kardeşimiz sanki bizlerden bir parça anlatmış 
İzmir seven İzmir ile ilgili tatlı anıları olan benden izler buldum sözcüklerde

İzmir sevenler olarak sizlerde kendinizden sözcükler bulursunuz okudukça

İzmir durdukça Türkiyemizin yaşam umudu

İzmir yaşadıkça geleceğimizin teminatı

İzmiri paylaşmak istedim kardeşimizin sözlerinden

necdet konya

26 Mart 2013 Salı


Uzmanlar, hareket etmeyi, bol güneşlenmeyi, yürüyüş yapmayı ve b ve c vitamini almayı öneriyor.Göğüs ve kalp hastalıkları uzmanları, psikiyatrisiler ve diyetisyenler, bahar aylarında ısınan havaların özellikle romatizma, astım, kalp, mide ülserleri ve hipertansiyon gibi rahatsızlıkları bulunanları etkileyebileceğini belirterek, önlem alınmasını istiyor.Uzmanlar, bahar aylarında insan metabolizmasında oluşan değişikliklerin beraberinde yorgunluğu da getirdiğine işaret ederek, bahar yorgunluğunun bir hastalık olarak tanımlanmadığını ama önlem alınmazsa kronikleşebileceğini kaydediyor.

Uzmanlara göre, havaların yavaş yavaş ısınmasıyla birçok kişide halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi ortak şikayetler görülüyor. Bu yakınmaların çoğu bahar yorgunluğuna bağlanıyor. Bu yorgunluğa bağlı olarak kalp ve romatizma hastalarında yakınmaların arttığı da belirtiliyor.

Havadaki elektrik artıyor

Uzmanlar, bahar mevsiminde havadaki elektrik yükünün arttığını, bu yükün iyonlar aracılığıyla taşındığını belirterek, pozitif ve negatif değerde iki tür iyondan pozitif olanlar arttıkça vücuda zindelik geldiğini, negatif yüklü iyonların artmasının ise yorgunluk, halsizlik ve gerginliklere neden olduğunu ifade ediyor.

Uzmanlara göre, havadaki elektrik yükü şehirlerde daha fazla görülüyor ve taşıtların havayı kirletmesi, sanayi atıkları, trafik elektrik yükünü artırıyor.
Elektrik yükünün yoğunluğu, bahar mevsiminde sinir gerginliğini ve stresi tırmandırıyor. Bu durum, damarlardaki büzülmeyi artırıyor. Damarlardaki büzülme midede olursa ülsere bile neden olabiliyor.

Diyetisyenler ise bahar mevsiminde sebze ve meyvelerin yanı sıra bol sulu gıdalar yenmesini öneriyor. Çünkü meteorolojik değişiklikler yüzünden vücuttaki su oranında bozukluklar görülebiliyor.

***************************Önlemler***************************************

Baharda vücudun daha çok vitamin ve minerale ihtiyacı olduğunu belirten uzmanlar, şu uyarılarda bulunuyor:

-Vücut özellikle de B ve C vitaminleri ile potasyuma ihtiyaç duyar. B ve C vitaminleri sebze ve meyvelerde, potasyum da domates, patates ve kayısıda bol miktarda bulunur. Bu nedenle meyve, sebze, patates, kayısı tüketimini artırın.

-Günde 3 litre su için. Yemek yemeden ve yatmadan önce azar azar içerek vücudunuza ihtiyacı olan suyu sağlayın.

-Uyku ritmine dikkat edin. Rahat bir uyku için yatağa girmeden önce günlük bütün stres nedenlerinizi aklınızdan uzaklaştırın. Hoşunuza giden konuları düşünün veya hoşlandığınız bir film seyredin.

-Hareket edin, bol bol güneşlenin, yürüyüş yapın.

-Alkol kullanıyorsanız, mümkün olduğunca azaltın. Çünkü yorgunluktan kurtulmak için alkole sarılmak çözümü zor problemleri ortaya çıkarabilir.

21 Mart 2013 Perşembe











 Konuşmadan önce dinle dediler dinledim
 Yazmadan önce düşün dediler düşündüm
 İncitmeden önce hissedin yaşadıklarını,
 Nefret etmeden önce sevmeyi öğrenin dediler,
 Vazgeçmeden önce çabalayın dediler ,
 Ölmeden önce yaşayın bizim yaşadıklarımızı.
 Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut  olun.
 bekleyin dediler acılım var dediler bekledik
 bizler beklerken birileri beklemedi
 bu gün canları pahasına kazanılan bu vatan toprakları üzerinde
 birileri al bayrağımızın yerine bir takım bezler açtılar
 bizlere bekle diyenler ne cabuk unuttunuz atalarımızın
 akıtılan kanları ile üzerine düşen ay yıldızlı bayrağımızı

NECDET KONYA





12 Mart 2013 Salı

nsyckonya28: GALATASARAY 50 yıllık ilk aşkım ilk göz ağrım ...

nsyckonya28:



GALATASARAY 50 yıllık ilk aşkım ilk göz ağrım ...
: GALATASARAY 50 yıllık ilk aşkım ilk göz ağrım Bu gece yine  Galatasarayımızın gecesi,  seninle birlikte nice zaferler yaşadık ...




GALATASARAY 50 yıllık ilk aşkım ilk göz ağrım Bu gece yine  Galatasarayımızın gecesi, 
seninle birlikte nice zaferler yaşadık içim içime sığmıyor bu gece yine heyecan dolu , 
bir gece yeni bir zafer yaşattın bize  umurumda değil yarın ne olacağı bir sevinç var içimde 
Bu gece bize ait  Galatasaraylılara ait yüreğim dolu kelimelerim bol her yol sana her söz sana 
çıkıyor her yer sarı kırmızı bu beden bu kalp bu beyin senin uğruna yollara döküldü bu gece
bu geceyi sana adadım yarını astım rafa koydum ne iş ne güç ne para yerini doldurumaz  
içimizdeki senin sevgini BU GECE GALATASARAYIMIN GECESİ 

10 Mart 2013 Pazar






2002'den bu yana Türkiye genelinde "85 bin" taş ocağı ruhsatı verildi!

Taş Kafa...
Görünce deprem sandım...
Üzeri zümrüt ormanla örtülü bir dağ... 
Büyük bir patlamayla, üzerindeki ağaçlarla, içindeki canlılarla dağın yarısı yarılıp aşağı indi...
Toz duman dağılınca, orada sadece toprak ve alttan çıkan kayalar kaldı...
Ve havada, yuvası ormanı, konduğu ağacı bir anda kaybetmiş şaşkın kuşlar...

Orman Bakanlığı ruhsat vermiş, müteahhit tonlarca dinamitle taş çıkartıyor...
Zaman; geçen hafta...
Yer; Isparta Göller Bölgesi...

Üzerinde ağaçları ile, yeşil ormanı ile koca dağın, vurulmuş bir beden gibi yıkılışı tüm gün gözümün önünden gitmedi...

Orman ve Su İşleri Bakanı’na sordular gazeteciler...
Bakan “Taş da lazım” dedi...

Bu doğru...
Taş lazım memlekete...
Onun için bakan yaptılar...

Şehirlerde yaşayanların gözlerinden uzak, doğa katliamının bu denli azdığı bir talan dönemi hiç olmadı...
Koy kalmadı...
Orman kalmadı...
Dere kalmadı...
Belki dünyanın en büyük doğa katliamıdır, 2B satışları sürüyor, en katı vicdan sızlar...
Ova kalmadı...
Yeşil alanları aynalı gökdelenlere, tarikat mahallelerine, sanayi bölgelerine açtılar...
Sulak alanlar satıldı...
Kuş cennetlerini kuruttular, beton mahallelere dönüştü sazlıklar...

Bir zümrüt dağın, üzerindeki yaşam ile birlikte aşağı indirilmesi, yürekli çevreciler tarafından belgelendi...
SKY Türk aralıksız yayımladı...
Belki gördünüz...

Yeşilin griye, ağacın moloza, çiçeğin çakıla, kuşun taşa dönüştürülmesinin belgesidir...
Dünyanın en ilkel toplumu böyle bir cinayete izin vermez...
Para, çıkar, avanta, yağma, talan denildiğinde din, iman öyle patlıyor işte...

Vicdan; toz...
Kafa; taş...
*
Ormanı devirip altındaki taşı çıkartsın diye bakanlık kuruldu yani...
Ve bakan koydular başına...
Memlekete taş da lazım...
Moloz da...

10 Mart 2013 - Cumhuriyet