25 Ekim 2014 Cumartesi

nsyckonya28: NÜKLER SANTRALLER VE AKKUYU VE SİNOP NÜKLER SANTRA...

nsyckonya28: NÜKLER SANTRALLER VE AKKUYU VE SİNOP NÜKLER SANTRA...: Nükler santrallerin yapımı çalışması faydaları ve zararları hakkında basın da çıkan yazılar ve gelecek nesilleri ne gibi tehlikenin bekledi...

NÜKLER SANTRALLER VE AKKUYU VE SİNOP NÜKLER SANTRALLERİ NASIL ÇALIŞICAK FAYDALARI ZARARLARI

Nükler santrallerin yapımı çalışması faydaları ve zararları hakkında basın da çıkan yazılar ve gelecek nesilleri ne gibi tehlikenin beklediğini bilmeden deprem ülkesi olan Türkiye de kurulması ne derece doğru olacağı zaman içinde görülecektir benim şahsi görüşüm doğa daki var olan güneş enerjisi,rüzgar enerjisinden faydalanabilmek için ülkemiz uygun olduğu halde neden tercih edilmez pahalı bir yatırım olarak mı görülüyor nükler santraller daha mı ucuza mal oluyor yoksa nükler santral adı altın da nükler bomba mı yapmak bu durum daha tehlikeli gözüküyor.
 Bir diğer enerji üretimi ise mevcut barajlar büyütmek daha çok su enerjisinden faydalanabilmek su konusun da hayli fakir olan ülkemizde suni baraj gölleri yaratıp Karadeniz bölgesinin,doğunun yüksek kesimlerindeki biriken kar sularını değerlendirmek stok ederek su bölgeleri yaratmak daha iyi değil mi gelecekte suyun çok önemli olacağı bölgede  bu günkü savaşların kaynağının bu günden hazırlığımı acaba akan kanlar ve kardeş kavgaları ilerde lazım olacak su havzaları üzerine kuruluyor bunu da zaman içinde şahit olacağız.
Necdet KONYA 
Nükleer santral, yakıt olarak radyoaktif maddeleri kullanarak elektrik enerjisi üretilen tesise verilen isimdir. Radyoaktif maddeler kullanılmasından dolayı, daha fazla önlem alınması gerekmektedir. Nükleer enerji sayesinde, dünyanın yaklaşık %17 elektrik ihtiyacı karşılanmaktadır. Dünya çapında 400 civarında nükleer santral bulunmaktadır.
Nükleer santral nasıl çalışır?
Reaktörde, elde edilen ısı enerjisi suya aktarılır, su almış olduğu bu enerji sayesinde faz değiştirir ve kızgın buhar haline dönüşür. Elde edilen buhar, elektrik jeneratörüne bağlı olan buhar türbinine verilir.  Su buharı, türbin mili üzerinde bulunan türbin kanatları üzerinden geçerken daha önceden almış olduğu ısıl enerjiyi kullanarak, türbin milini döndürür. Bu mekanik dönme hareketi sonucunda alternatörlerde elektrik elde edilir. Jeneratörde oluşan elektrik ise, iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı alana gönderilir. Türbinden çıkan, ısıl enerjisi yani sahip olduğu basınç ve sıcaklığı düşmüş olan buhar, tekrar kullanılmak üzere kondenserde yoğuşturulup su haline dönüştürüldükten sonra, tekrar reaktörün kalbine gönderilir. Yoğuşturucuda su buharının faz değişimini yapabilmek için çevrede bulunan deniz, göl gibi su kaynaklarını soğutucu olarak kullanır. Uranyum çıkartılması ve daha sonra zenginleştirilmesi sürecindeki rafine etme çalışmaları, çok büyük miktarlarda radyoaktif kirlenmeye neden olmaktadır.
Riskleri var mıdır?
Düzgün çalışmayan nükleer santraller, büyük sorunlara neden olabilirler. Çernobil felaketi buna en iyi örnektir. Bu felaket ile tonlarca atık radyoaktif parçacıklar atmosfere verilmiştir. Santraldeki füzyon tepkimeleri çok iyi kontrol edilmeyi gerektirir ve hata toleransları çok azdır. Hiçbir nükleer santralin tamamen güvenli olduğundan bahsedilemez, mutlaka uzman ekipler tarafından ve emniyet katsayısı yüksek tutularak üretim yapılmalıdır. Bizim gibi nükleer reaktör inşasında yeni olan ülkelerde, ciddi sorunların ortaya çıkması riskini arttırmaktadır. Ortaya çıkan radyoaktif atıkların, doğaya zarar vermeyecek şekilde taşınması ve gözetim altında uzun yıllar güvenle saklanması gerekmektedir.









Nükleer Santrallerin Çevreye Zararları

Nükleer Santrallerden çıkacak radyoaktif atıkların çevreye ulaşımı; rüzgârın ve yağmurun yardımıyla atmosferde taşınması birde denizlere, göllere ve toprağa karışımı şeklinde olur. Doğa olaylarıyla bitki örtüsüne ve sulara karışan radyo aktif maddelerin insan vücuduna ulaşımı kolaylaşmış olur.
‘Greenpeace: Enerji bakanı nükleer santral yapımıyla kumar oynuyor !’
Yazıda devamla: ‘Ancak bu felaketlere gözlerini kapatan Enerji Bakanı Taner Yıldız, tehlikeli olduğu kanıtlanmış teknolojilere yatırım yaparak, çevreyle ve Türkiye insanının kaderiyle kumar oynuyor.  Sinop’ta nükleer santral için Japonlarla müzakerelere devam ettiğini gururla ilan ediyor. Hükümet yaşanan felaketlerden ders almalı ve bir an önce temiz ve güvenli enerjilere yönelik bir politika geliştirmelidir’....Çin, Almanya ve İsviçre hükümetleri nükleer santral planlarını askıya aldıklarını ve yeniden düşüneceklerini açıkladılar. Şimdi Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın da acilen çıkıp nükleer santral planlarından vazgeçtiğini açıklaması gerekiyor’.
Önce şunu belirtelim: Türkiye, nükleer santral yapımı için herhangibir yatırım yapmıyor, para ayırmıyor. Yapılması planlanan santrallar ‘Yap İşlet modeliyle’ ilgili şirketlerce yapılacak ve  santralı yapan, işleten şirket ileride satacağı elektrikten santral harcamalarını da finanse edecektir. Öte yandan, Greenpeace enerji bakanına yönelik böyle bir açıklamayla Türkiye’de nükleer santral yapımını önleyebileceğini mi düşünüyor? Bu, ‘olmayacak duaya amin demek değil de nedir? Greenpeace Akkuyu projesiyle ilgili Rusya ile yapılan sözleşmenin, hemen sonra 2010 yılında TBMM’inin onayından geçerek yasalaştığını acaba bilmiyor mu? Greenpeace bu anlaşma yasalaşmadan önce  sakıncalı gördüğü bu projeyi  neden demokratik yollarla önlemeye çalışmadı da şimdi iş işten geçtikten sonra, nükleer santral yapımı sanki Enerji Bakanının kişisel bir yaptırımı imiş gibi ondan bu teknolojiden vaz geçmesini ileri sürerek popülizme başvuruyor?  

Bu da ülkemizin gelişmesi açısında çok önemli bir durumdur. Dikkat edilirse yukarda belirttiğim felaketler den birincisinin sebebi çok eski bir teknoloji kurulmasına rağmen nükleer santralle ilgili bir sıkıntı yok burada bilinçsizce yapılmış olan güvenlik ihmalidir. Bu eski teknoloji ile halen Avrupa, Amerika vb. yerlerde çalışan nükleer santraller var. ikinci durumda olan felaketten bahsedelim bunun da sebebi 9 şiddetinde ki deprem ve tsunami felaketi. Merak etmeyin zaten böyle bir şey ülkemizde olursa nükleer sızıntı olmasına gerek yok çünkü ülkemizin bu konuda ki hazırlığı ve yapılan yapıların ne durumda olduğunu hepimiz biliyoruz. Halen acısını unutmadığımız İstanbul depremi bunun en büyük örneğidir.
Diğer bir durum ise dış güçlere karşı elimizde bulunan bir silah olacak. Bunun ne demek olduğunu merak edenler için bir örnek ile açıklayalım. İran ülkesini ele alalım bilindiği üzere gerek Avrupa ülkeleri gerek Amerika nın bu ülke ile olan derdini hepimiz biliyoruz. Bunların İranı haritadan silmek istediğini de biliyoruz malum büyük Ortadoğu projesi. Bu ülkelerin İranı silememelerinin tek sebebi İran ülkesinin elinde bulunan nükleer güç. Yarın öbür gün İranın başına gelen durumun bizim başımıza gelmeyeceği ne malum. Onun için bir daha düşünmek gerekiyor bu durumu.
Keşke ile başlayan cümleleri insanın yarım kalmış umutlarına hitap eder. Bende keşke diyorum keşke bu tür durumlar olmasaydı da biz de güzel ve temiz bir dünyada yaşayabilseydik.
Yazan: Fatih ÇAÇAN – Enerji Sistemleri Mühendisi / Enerji Gazetesi