31 Aralık 2017 Pazar

AYDOS KALESİ TURİZME AÇILACAKMIŞ TEMENNİM BETON VE ASFALT YOLLARLA 1 NCİ DERECE DOĞAL SİT ALANI OLAN BÖLGEYİ AĞAÇLARI KESEREK MAHVETMEZLER 


1. derece arkeolojik ve doğal sit olma özelliği olan Aydos Kalesi ve çevresi B tipi mesire yeri olarak Aydos Kalesi'nin turizme açılması projesi kapsamında gerekli izinler alınarak alanda küçük bir müze oluşturulmasını da planlıyorlarmış..

İstanbul’un fethinin başladığı yer olarak bilinen Sultanbeyli yakınındaki Bizans’tan kalma Aydos Kalesi’nde 7 yıldır süren kazılarda tarih fışkırdı. 3 nefli kilise, su sarnıçları, mezarlar, en az 800 yıllık karbonlaşmış buğday ve bakla ile toprak kapların bulunduğu kale turizme açılacak.

Bizans’tan kalma Aydos Kalesi’nin sırrı gün ışığına çıktı

Bizans’tan kalma önemli eserlerden olan ve İstanbul’un fethinin başladığı yer olarak da bilinen 325 metre yüksekliğinde bir tepeye kurulu Aydos Kalesi’nde 2010 yılında başlayan kazı çalışmalarında sona gelindi. 

.
Tarihi Aydos Kalesinin restorasyonunda sona yaklaşıldı

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde 11 ve 12. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Aydos Kalesi, stratejik konumu sayesinde önemli bir işlev gördü. Osmanlı Padişahı Orhan Gazi, kalenin alınması için Abdurrahman Gazi, Akça Koca ve Konur Alp'i görevlendirdi. Önce Samandıra kalesini ele geçiren Osmanlı kuvvetleri, daha sonra Aydos Kalesi'ni kuşattı.
Kalenin fethine ilişkin Osmanlı tarihçisi Aşık Paşazade'nin aktardığı aşk hikayesi şöyle:
"Kale tekfurunun adı verilmeyen kızı, rüyasında bir çukura düşmüşken kendisini kurtaran bir genç görür. Ona aşık olur. Yerleşimi kuşatan Osmanlı askerlerinin başında Abdurrahman Gazi'nin yüzünü görünce rüyasındaki kahraman olduğunu hatırlar ve kaleyi onlara teslim edeceğini bildiren bir notla birlikte askerlere bir taş atar. Kaleyi kuşatan askerlerin başında olan Abdurrahman Gazi'ye sahte bir geri çekilme yapmalarını, sonra gece bir baskın ile geri gelmelerini, kendisinin onları içeri alacağını söyler. Bunun üzerine Osmanlı ordusu geri çekiliyormuş izlenimi yaratarak uzaklaşır. Kaledekiler de Osmanlı askerlerinin kaçtığını düşünür. Gece tekrar dönen Osmanlı ordusu Komutanı Abdurrahman Gazi, tekfurun kızı tarafından içeri alınır, daha sonra kale kapıları açılarak Osmanlı askerleri kaleyi ele geçirir. Tekfur kızı ile Osmanlı Komutanı Abdurrahman Gazi arasında geçen bu aşk daha sonra mutlu bir şekilde sonlanır ve bir de çocukları olur."
Bu şekilde kaleyi bütün zenginlikleriyle ele geçiren Osmanlılar, 1328'den itibaren bölgenin de hakimi oldu. Abdurrahman Gazi de "Aydos Fatihi" olarak anılmaya başlandı.
İzmit'in fethinden sonra çok beğendiği bu şehre yerleşen Orhan Gazi'nin Aydos Kalesi'ni ihtiyaç kalmadığı için yıktırdı.
.

‘KİLİSE ORTAYA ÇIKTI’
Kale, bitki örtüsüyle tamamen kapanmış durumdaydı. Önce iç ve dış surları belirgin hale getirildi. Kale içinde yaşayan insanların su ihtiyacını karşılayan 2 adet su sarnıcı ve yerleşim yerlerine su taşınmasını sağlayan kanalları var dı. Su sistemlerinin tümü, kalenin diğer yapılarında olduğu gibi ana kayaya oturtularak yapılmış



kazılar sonrasında 3 nefli kilise ve bitişiğinde başka yapıların da bulunduğu bir yapının ortaya çıkarılmış Yapı, kalenin en üst noktasında, orta bölümde, doğu-batı doğrultulu, yerel taş ve yassı tuğla örgülü, horasan harç bağlayıcılı 20x13.50 metre boyutlarında bir kilise. Doğu uçtaki küçük odaların kalıntıları. Bu küçük mekanlar, ayinlerle ilgili objelerin muhafaza edildiği odaları var.Kalenin doğu kısmında horasan harcıyla yapılmış 3 odacık var. Bizans döneminde silo olarak kullanıldığı belirlenen dikdörtgen planlı odacıklarda, yoğun miktarda karbonlaşmış buğday ve baklagil kalıntısı bulunmuş.. 


‘KALENİN 3 KAPISI VAR’
İç surun güneyinde, doğusunda ve batısında olmak üzere toplam 3 kapı var Güneydoğudaki kapı daha özenli olarak inşa edildiği için burası ana kapı . Kalede, güneydoğu-kuzeybatı doğrultulu bir mezar da var. Basit gömü şeklinde yapılan mezarda, sırtüstü yatırılmış olan iskeletin kafasının her iki yanının büyük taşlar var Kazı çalışmalarında çok sayıda küçük buluntu elde edilmiş. Kalenin yapım ve kullanım dönemi 11-14. yüzyıllar arasında olsa da Erken Bizans dönemine ait devşirme mermer mimari parçalar ile damgalı tuğla parçaları da bulunmuş. Küçük buluntuların çoğu 13-14. yüzyıllara ait sırlı, sırsız kap ve kap parçaları. Üzerinde aziz büstleri betimlenmiş bronz haç biçimli röliker ve 11-13. yüzyıllara tarihlendirilen demir anahtar, önemli buluntular var

Kalede bulunan aziz tasvirli röliker şeklinde ‘tören haçı’
‘TURİZME KAZANDIRILACAK’
Kazılarda, 11-14. yüzyıllardan kalan bronz sikke ile 4 adet 1226-1270 yıllarına tarihlenen Fransa Krallığı’na ait billion (gümüş-bronz alaşımı) sikke elde edildiği de öğrenildi. Sikkelerden birinin Fransa Kralı IX. Louis’ye (1226-1270) ait olduğu anlaşıldı. Sikkelerin tarihlerinin İstanbul’un Latinler tarafından işgal (1204-1261) tarihi içinde yer alması, bu eserlerin kaleye Latinler tarafından getirildiği ve kalenin Latinler tarafından işgale uğradığına işaret ediyor.
11-14. Yüzyıla ait bulunan tarihi eserler
Mevcut durumda kale ve çevresiyle ilgili çevre düzenleme çalışmaları yürütülmektedir. Orman kanunu ve ilgili mevzuat, Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu ve ilgili mevzuat sınırları kapsamında, koruma kullanma ilkesi benimsenerek, 1. derece arkeolojik ve doğal sit olma özelliği dikkate alınarak Aydos Kalesi ve çevresi B tipi mesire yeri olarak planlanıyor. Kaleden çıkarılan eserler, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü'nce kayıt altına alınarak, kurum deposunda muhafaza ediliyor. 27 Kasım'da İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğünde Aydos Kalesi ve Arkeolojik Kazıları semineri yapıldı, 'Aydos Kalesi Bulguları' sergisinde çıkan eserler sergilendi. Aydos Kalesi'nin turizme açılması projesi kapsamında gerekli izinler alınarak alanda küçük bir müze oluşturulmasını da planlıyorlarmış..