Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu demişti Hamlet adlı eserinde; dünyanın gelmiş geçmiş en büyük trajedi yazarı William Shakespeare Kendi özel tiyatrosuna oyunlar yazıyordu;en önemli aşk temsillerinden olan Romeo ve Juliet;kardeş kavgasını anlatan Kral Lear ve her biri bir baş yapıt olan diğer eserleri bu özel sahnede sahneleniyordu.
Globe açık hava tiyatrosu akın akın gelen misafirlerini ağırlamak için büyük bir koşuşturma içindeydi. Oyunlara ilgi o kadar yoğun oluyordu ki ;oturacak yer kalmayınca izleyicilerin büyük çoğunluğu oyunu ayakta izlemek zorunda kalıyordu. Oyunu Ayakta izlemek bu tiyatro için bir gelenek haline gelecekti. Bu tiyatro anlatılana göre bir gecede kurulmuştu. Shakespeare'in kumpanyasının kiraladığı the theatre tiyatrosunun kira süresi bitince ve mal sahibi tiyatroyu sevmediği için sözleşmeyi uzatmak istemeyince, Shakespeare ve arkadaşlarının gecenin bi körü gidip the theatre'in her bir tarafını söküp Thames nehrinin yanına taşıyarak kurdukları tiyatronun adıydı Globe. Shakespeare’in ölümsüz oyunlarının sahnelendiği tiyatrosu yıllar sonra Kralın’da izlediği bir oyun esnasında yanacak ve kullanılamaz hale gelecekti.
Bundan yaklaşık 400 sene sonra İngilizler Globe Tiyatrosunun bir benzerini yapmaya karar verdiler. Bu yapı eski tiyatronun 150 metre ilerisinde inşa edilecekti. Eski tiyatronun aslına bağlı kalınarak yapımına başlanan tiyatro’da tüm ayrıntılara dikkat ediliyordu. Eski Globe tiyatrosunun zemini incelenirken ilginç bir karışım ile karşılaştılar. Karışım şöyleydi 2 birim kil, 5 birim kül, 15 birim Thames nehri kumu , 15 birim Thames nehri suyundan oluşan döşeme harcı ve 5 birim Giresun fındık kabuğu, uzmanlara göre ayaktaki seyircilerin bulunduğu zemini esnek bir hale getirerek ayakta durmayı kolaylaştırdığı gibi, oyun sırasında gürültü çıkmasını da önlüyor; karışım suyu emiyor ve toz yapmıyordu.
Aslına bağlı kalınarak yapımına devam edilen Globe tiyatrosına Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı aracılığıyla, tiyatronun zemin bölümünde kullanılmak üzere Fiskobirlik’ten fındık kabuğu isteniyordu; Giresun’dan bu kez de İngiltere'ye 7.5 ton fındık kabuğu gidecekti.Yıl 1997 idi. Ankara’dan İngiliz kraliyet Hava Kuvvetlerine ait savaş uçağı ile fındık kabuklarının gönderilmesini İngiltere Büyükelçiliği sağlıyordu. Sonunda fındık kabukları Globe Tiyatrosunun zeminine döşendi.
Giresun fındığı ile bundan yıllar önce tanışan Shakespearre Hamlet’ adlı eserinde şöyle yazacaktı
’Bir fındık kabuğu içinde bile kainatın kralı sayabilirim kendimi’
Meşhur Hamlet oyununu yazarken Shakespeare Giresun fındığı yiyordu büyük ihtimalle.
İngiltere ve Giresun ilişkisi bununla sınırlı kalmayacaktı. Southampton kentinde ki uğursuz limandan daha Titanik’in ölümcül seferine çıkmasına iki sene varken, Warrick isimli gemi yanında iki gemi ile birlikte Osmanlı tarafından satın alınıyor ve geminin adı değiştirilerek Giresun oluyordu. Yıl 1910’du.
Giresun 106 metre boyundaydı; Titanik gibi Glasgow’da inşa edilmişti.Titanik gibi İngiltere kara suları ile son karşılaşma yerleri Southampton limanı oluyordu. Başlangıç kaderleri birbirine benziyor gibiydi.
Giresun gemisi birinci dünya savaşı yıllarında mayın taşıma görevi yürütürken; bir dönem de kömür taşıma gemisi oluyordu; Savaşın sona ermesi ile gemiye İstanbul limanında İngilizler el koydular. Ünlü Yavuz gemisi karaya oturunca; Yavuz gemisinin kurtarılmasında görev aldı. Gemi mürettabatı 'Yavuz geliyor yavuz, denizi yara yara, ben seni alacağım başına vura vura türküsünü söylediler mi bilinmez; Anadolu’da ulusal savaş başlamıştı; kutsal isyana bir destekde Giresun gemisinin kaptanında gelecekti. Giresun gemisi kaptanı tarafından ani bir manevrayla istikametini Karadeniz kıyıları olarak belirlemişti. İngilizler ne olduğunu anlayamamışlardı. Ama Giresun gemisi ait olduğu yere, Doğu Karadeniz’e doğru yol almaya başlamıştı. Gemi kaptanı tarafından Trabzon’a kaçırılıyordu. Giresun bu kaçırma olayından sonra kurtuluş savaşı yıllarında Karadeniz’de kıyı taşımacılığında çok önemli hizmetlerde bulunacaktı
Asıl önemli ve en ağır yükünü bir kaç sene sonra alacak olan gemi güvertesinde Lozan Mübadillerini taşıyacaktı. Bir buçuk milyona yakın insanı ilgilendiren mübadelede GİRESUN Girit ve İzmir arasında mekik dokuyordu. Bir o tarafa bir bu tarafa Ege denizinin sularında salınıyordu.Gemiye binen hiç kimsenin yüzü gülmüyordu. Terk ettikleri toprakları, geride bıraktıkları anılarını düşünüyor, kadınlar ve çocuklar gözyaşları içinde anlamsız gözlerle denize bakıyorlardı; Erkekler ise geminin güvertesinde bir yerlere sinip gözyaşlarını gizleyerek ağlıyordu.Titanik ilk seferinde batmış ve geride kalanlara acı bırakırken; Giresun gemisi ise sürekli acı ve ayrılık taşımaktaydı. Bu bitmek bilmez seferler defalarca tekrarlandı.
Giresun gemisi 28 Mayıs 1924 yılında adını taşıdığı şehre ulaştı. Getirdiği göçmenleri boşaltırken balkonlarda hüzünlü gözler Giresun gemisini izliyordu. Gemiden inenlere yardımcı olmak adına Giresunlular seferber oldular. Liman’a koştular;geminin üstünde ki yazıyı okuyabilenler gururlandı. Ne güzel bir ismi vardı Giresun !
Kimisi Giresun ismini duyunca gururlandı,kimisi Giresun ismini duyunca acılarla geçmişe daldı…
Giresun isimli gemi başlangıç kaderleri bir olan Titanik gibi denizlerde batmadı. Onun kaderi kendisinden 2 yıl önce jilet yapılan Kurtuluş Savaşı'nın simge vapuru Bandırma ile aynıydı. Giresun Gemisi insanları doğduğu topraklardan sökerek götürmüştü. Sonu da o götürdüğü insanlar gibi parçaları birbirinden sökülerek en sevdiği yerden masmavi sulardan kopmak oluyordu.
Burada acıları ve hüzünleri bir gemiye yüklemek hata olsa bile o saatten sonra o insanların acılarını hiç bir gemi götüremezdi . GİRESUN BİLE….
Ne demişti Sheakspearre Olmak ya da Olmamak işte bütün mesele bu…
ULAŞ KARAKAYA
KAYNAKLAR :
JAN DEVLETOĞLU / Sabah
REYAN TUVİ / Hürriyet
Denizcilik Tarihi (Giresun)
Ülke Savunmasında Deniz Yolu Ulaşımının Önemine Bir Örnek:
Balkan Harbi’nde Osmanlı İmparatorluğu’nun Deniz Yolu Ulaştırılması
An Example on the Importance of the Marine Transportationfor the Defence of a Country: Marine Transportation of the Ottoman Army in the Balkan Wars Bülent DURGUN
Biz bize benzeriz Girtililer, İzmirlilere
12.07.2012 Nedim Atilla
Türk Ticaret Bahriyesi (Lozan Mübadelesi)
Bundan yaklaşık 400 sene sonra İngilizler Globe Tiyatrosunun bir benzerini yapmaya karar verdiler. Bu yapı eski tiyatronun 150 metre ilerisinde inşa edilecekti. Eski tiyatronun aslına bağlı kalınarak yapımına başlanan tiyatro’da tüm ayrıntılara dikkat ediliyordu. Eski Globe tiyatrosunun zemini incelenirken ilginç bir karışım ile karşılaştılar. Karışım şöyleydi 2 birim kil, 5 birim kül, 15 birim Thames nehri kumu , 15 birim Thames nehri suyundan oluşan döşeme harcı ve 5 birim Giresun fındık kabuğu, uzmanlara göre ayaktaki seyircilerin bulunduğu zemini esnek bir hale getirerek ayakta durmayı kolaylaştırdığı gibi, oyun sırasında gürültü çıkmasını da önlüyor; karışım suyu emiyor ve toz yapmıyordu.
Aslına bağlı kalınarak yapımına devam edilen Globe tiyatrosına Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı aracılığıyla, tiyatronun zemin bölümünde kullanılmak üzere Fiskobirlik’ten fındık kabuğu isteniyordu; Giresun’dan bu kez de İngiltere'ye 7.5 ton fındık kabuğu gidecekti.Yıl 1997 idi. Ankara’dan İngiliz kraliyet Hava Kuvvetlerine ait savaş uçağı ile fındık kabuklarının gönderilmesini İngiltere Büyükelçiliği sağlıyordu. Sonunda fındık kabukları Globe Tiyatrosunun zeminine döşendi.
Giresun fındığı ile bundan yıllar önce tanışan Shakespearre Hamlet’ adlı eserinde şöyle yazacaktı
’Bir fındık kabuğu içinde bile kainatın kralı sayabilirim kendimi’
Meşhur Hamlet oyununu yazarken Shakespeare Giresun fındığı yiyordu büyük ihtimalle.
İngiltere ve Giresun ilişkisi bununla sınırlı kalmayacaktı. Southampton kentinde ki uğursuz limandan daha Titanik’in ölümcül seferine çıkmasına iki sene varken, Warrick isimli gemi yanında iki gemi ile birlikte Osmanlı tarafından satın alınıyor ve geminin adı değiştirilerek Giresun oluyordu. Yıl 1910’du.
Giresun 106 metre boyundaydı; Titanik gibi Glasgow’da inşa edilmişti.Titanik gibi İngiltere kara suları ile son karşılaşma yerleri Southampton limanı oluyordu. Başlangıç kaderleri birbirine benziyor gibiydi.
Giresun gemisi birinci dünya savaşı yıllarında mayın taşıma görevi yürütürken; bir dönem de kömür taşıma gemisi oluyordu; Savaşın sona ermesi ile gemiye İstanbul limanında İngilizler el koydular. Ünlü Yavuz gemisi karaya oturunca; Yavuz gemisinin kurtarılmasında görev aldı. Gemi mürettabatı 'Yavuz geliyor yavuz, denizi yara yara, ben seni alacağım başına vura vura türküsünü söylediler mi bilinmez; Anadolu’da ulusal savaş başlamıştı; kutsal isyana bir destekde Giresun gemisinin kaptanında gelecekti. Giresun gemisi kaptanı tarafından ani bir manevrayla istikametini Karadeniz kıyıları olarak belirlemişti. İngilizler ne olduğunu anlayamamışlardı. Ama Giresun gemisi ait olduğu yere, Doğu Karadeniz’e doğru yol almaya başlamıştı. Gemi kaptanı tarafından Trabzon’a kaçırılıyordu. Giresun bu kaçırma olayından sonra kurtuluş savaşı yıllarında Karadeniz’de kıyı taşımacılığında çok önemli hizmetlerde bulunacaktı
Asıl önemli ve en ağır yükünü bir kaç sene sonra alacak olan gemi güvertesinde Lozan Mübadillerini taşıyacaktı. Bir buçuk milyona yakın insanı ilgilendiren mübadelede GİRESUN Girit ve İzmir arasında mekik dokuyordu. Bir o tarafa bir bu tarafa Ege denizinin sularında salınıyordu.Gemiye binen hiç kimsenin yüzü gülmüyordu. Terk ettikleri toprakları, geride bıraktıkları anılarını düşünüyor, kadınlar ve çocuklar gözyaşları içinde anlamsız gözlerle denize bakıyorlardı; Erkekler ise geminin güvertesinde bir yerlere sinip gözyaşlarını gizleyerek ağlıyordu.Titanik ilk seferinde batmış ve geride kalanlara acı bırakırken; Giresun gemisi ise sürekli acı ve ayrılık taşımaktaydı. Bu bitmek bilmez seferler defalarca tekrarlandı.
Giresun gemisi 28 Mayıs 1924 yılında adını taşıdığı şehre ulaştı. Getirdiği göçmenleri boşaltırken balkonlarda hüzünlü gözler Giresun gemisini izliyordu. Gemiden inenlere yardımcı olmak adına Giresunlular seferber oldular. Liman’a koştular;geminin üstünde ki yazıyı okuyabilenler gururlandı. Ne güzel bir ismi vardı Giresun !
Kimisi Giresun ismini duyunca gururlandı,kimisi Giresun ismini duyunca acılarla geçmişe daldı…
Giresun isimli gemi başlangıç kaderleri bir olan Titanik gibi denizlerde batmadı. Onun kaderi kendisinden 2 yıl önce jilet yapılan Kurtuluş Savaşı'nın simge vapuru Bandırma ile aynıydı. Giresun Gemisi insanları doğduğu topraklardan sökerek götürmüştü. Sonu da o götürdüğü insanlar gibi parçaları birbirinden sökülerek en sevdiği yerden masmavi sulardan kopmak oluyordu.
Burada acıları ve hüzünleri bir gemiye yüklemek hata olsa bile o saatten sonra o insanların acılarını hiç bir gemi götüremezdi . GİRESUN BİLE….
Ne demişti Sheakspearre Olmak ya da Olmamak işte bütün mesele bu…
ULAŞ KARAKAYA
KAYNAKLAR :
JAN DEVLETOĞLU / Sabah
REYAN TUVİ / Hürriyet
Denizcilik Tarihi (Giresun)
Ülke Savunmasında Deniz Yolu Ulaşımının Önemine Bir Örnek:
Balkan Harbi’nde Osmanlı İmparatorluğu’nun Deniz Yolu Ulaştırılması
An Example on the Importance of the Marine Transportationfor the Defence of a Country: Marine Transportation of the Ottoman Army in the Balkan Wars Bülent DURGUN
Biz bize benzeriz Girtililer, İzmirlilere
12.07.2012 Nedim Atilla
Türk Ticaret Bahriyesi (Lozan Mübadelesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder