28 Mayıs 2013 Salı









 Geleneksel Adı : Mayıs Yedisi Şenliği 
Resmi Adı : Uluslararası Giresun Aksu Festivali 
Tarih : 20-23 Mayıs 
Kutlama Alanı : Aksu Şenlik Alanı, Giresun
 

Mayıs yedisi, 
Karadeniz yöresinin sahil kesiminde, 
en yoğun olarak da Giresun ve ilçelerinde kutlanan, 
yöresel bir bayramdır. 

Giresun'da 1977 yılından bu yana 
Uluslararası Giresun Aksu Festivali 
adı altında kutlanmaktadır. 




 Giresunda her yıl Mayıs ayının 20 sinde Mayıs Yedisi kutlanmaktadır. Rumi takvime göre bu tarih mayıs ayının yedisine denk gelmektedir. Bu yüzden bu isimle anılmaktadır. 4 bin yıllık geçmişin mirası olan bu festivalin temelinde Hitit Tanrıçası Kybele ile Anadolu mitoloji tanrılarından Priados adına düzenlenen bahar, bereket ve soyun devamı törenleri yer almaktadır. Her yıl 20 ile 23 Mayıs arasında düzenlenen Festival çerçevesinde halı saha, briç, satranç, bilardo, basketbol, bisiklet turnuvaları ; resim, fotoğraf ve el sanatları sergileri olmak üzere sportif, kültürel ve sosyal etkinlikler de gerçekleştirilmektedir. Mayıs Yedisi’nde yapılan törenler üç ana bölümden oluşmaktadır. Bunlar sacayaktan geçme, dere taşlama ve adanın etrafını dolaşma geleneğidir.


 1- Sacayaktan Geçme Geleneği:
Soyun sürdürülmesi kültürüne dayanan bu gelenekte, çocuğu olmayanlar ana rahmin, soyun sürdürülmesinin simgesi durumunda olan sacayakları üç kez geçerek dilekte bulunurlar. Sacayak aynı zamanda bereket simgelediği için sayacak tan geçen kişinin bereketli bir yıl geçireceği inancı vardır.


2- Dere Taşlama Geleneği:
Aksu Deresi’nin denize döküldüğü yerde, “derdim belam denize” diyerek yedi çift bir tek taşı suya atarlar. Yedi, kutsal bir ramdır; tek taş ise dileğin yerini bulması için atılan sonuncu taştır. İnsanlar doğanın canlanmasıyla ve suyun belayı, kötülükleri alıp götüreceği inancıyla dileklerini tutup dereyi taşlarlar. Bunu özellikle kadınlar, kızlar kendilerine uğur getirmesi amacıyla da yaparlar. Dere taşlamadan sonra törene katılanlar, suya girip başlarından aşağı maşrapayla ırmak suyunu dökerler. Bu uygulamada da suyun insanda bulunan kötülükleri, hastalıkları, uğursuzlukları alıp götüreceği inancı vardır. 

3- Adanın Etrafını Dolaşma Geleneği:
İnsanlar dere kenarında toplanıp motorlarla, kayıklarla denize açılarak adanın etrafını dolaşıp sacayaktaki daireye benzer bir daire çizerek bindikleri noktaya tekrar dönerler. Ada turu Hamza Taşı önünde başlar ve yine aynı taşın önünde son bulur. Bu törenin amacı da, yine sacayakta ve dere taşlama geleneğinde olduğu gibi soyun sürdürülmesi ve belaların denize atılmasıdır. Döllenmenin bu mevsimde başlaması ve toprağın bereketlenmesi inancı, adanın etrafında tur atılmasıyla daha somut bir hale gelir.
Festivalimize önceki yıllarda Polonya,Litvanya, Macaristan, Avusturya, Arnavutluk, Kosova, Karadağ, Romanya, Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan,Ukrayna, Rusya, Moldova ve Bulgaristan halk oyun ekipleri katılmış ve gösteriler sergilemişlerdir.


 Mayıs Helvasının ham maddesi: Çöven kökü suyu, şeker, su. 

Mayıs Helvası'nın yapılışı: 

Önce çöven kökü parçalanıp, dövülerek küçük parçalar haline getirilir. Çöven kaynatılıp şurup kıvamına getirilir. Çöven suyu elde edilir. Kıvamına gelen çöven suyu süzülerek içindeki parçacıklar ayrılır. Ve soğumaya bırakılır. Soğuyan çöven suyu iyice karıştırılarak köpürtülür. Helva yapımında kullanılır. 

Helva yapılacak tavaya şeker, su koyularak yüksek ateşte kaynatılır. Daha sonra limon suyu konularak şerbet kesilir. Kısık ateşte kaynayan şerbete çöven suyu köpüğü yavaş, yavaş eklenir. 
Kısık ateşte pişen helva yaklaşık bir saat süreyle durmadan karıştırılarak kaynatılır. Uygun kıvama gelince ocaktan indirilir. Ve soğumaya bırakılır.
 

Ada dünya mitolojisinde ve tarihinde Aretias, Areionesos (İlk çağ adı), Nesos, Area, Areos, Chalceritis (Romalıların verdiği ad) adları ile karşımıza çıkmaktadır. Kıyıdan 1.6 km açıkta bulunan ada 40. 000 metre karelik yüzölçümüne sahiptir. Bir söylenceye göre ada kentin güneydoğusunda yer alan ve görünümü bir kartal gagasını andıran Gedikkaya'dan kopan bir parçanın denize yerleşmesiyle oluşmuştur. Adada tarihle doğa iç içedir. Kalıntılardan çepeçevre surlarla çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Surların yapımındaki inşaat işçiliği Giresun Kalesiyle aynı tekniktedir. Pontuslular dönemine ait olduğu kuvvetle ihtimaldir. Tarihi kalıntılarından iki büyük şarap fıçısı, bir mabet harabesi, tapınak yeri, ayakta kalan surlar ve gözetleme kulesi en göze çarpanlardandır. Doğu ucundaki "Hamza Taşı" antik çağlardan kalma bir dikittir. Çağlar boyunca yöre insanları için mistik güç kaynağı olmuştur. Romalı bilgin Pilinius "Ilistariaum Mundi" adlı eserinde, adada savaş tanrısı Mars'a sunulmuş bir açık hava mabedinden söz eder ve şunları yazar " …. . ve Pharnace'nin karşısında Chalceritis, Yunanların Mars'a vakfedilmiş olan Arias'ı bulunur. Burada kuşların kanatlarını vurarak yabancılarla mücadele ettiği söylenir."
Ada mitolojide geçen Altın Post peşindeki Argonautlar ile ilgili önemli bir olaya sahne olmuştur. Thabai Kralı Athamanas'ın, Nefele adlı karısından iki erkek çocuğu olur. Sonraki yıllarda ikinci kez evlenen kral çocuklarını kurban ederse ülkesinin kıtlıktan kurtulacağına inandırılır. Bunu öğrenen anneleri Nefele çocuklarını bulut ve buğuya sararak uçan altın bir posta bindirir ve onları Karadeniz'e doğru gönderir. Çocuklardan biri Çanakkale Boğazı'nda fırtınaya tutularak ölür, diğeri yoluna devam eder ve mitolojik kişilerce Çanakkale Boğazı ile Kafkasya arasında bir yere saklanır. Herakles döneminde aralarında Güç Tanrısı Herkül'ün de bulunduğu bir grup yiğit, altın postu ele geçirmek amacıyla Karadeniz'e açılırlar. Bir sürü serüven yaşadıktan sonra Aretias adasına gelirler. Altın postun burada saklı olduğuna inanmaktadırlar. Ancak adada onları ejderha yapılı kuşlar karşılar. Herkül'ün daha önce Stymphales Gölü çevresinden kovduğu kuşlar buraya yerleşmişlerdir. Kuşlar tüylerini ok gibi fırlatarak saldırıya geçerler. Argonautlar kalkanlarıyla kendilerini korumaya çalışsalar da bir arkadaşlarını yitirmekten kurtulamazlar. Sonunda kuşları öldürür ve altın postu aramaya koyulurlar. Bulamayınca da adayı lanetleyerek ayrılırlar. 1984 yılında kaptan Tim Severin yönetimindeki araştırma ekibi bu efsanevi yolculuğu tekrar canlandırmak için Argo gemisinin aynısını hiç çivi kullanmadan yaptırır ve kürek çekerek Giresun Adasına gelirler. National Geographic dergisinin de bulunduğu bu seyahati BBC Televizyonu 12 kişilik bir ekiple belgeselleştirir ve tüm dünyaya bu ada tanıtılır. Romalı bilgin Pilinius'un "Histarium Mundi" adlı eserinde ve ünlü Mitos yazarı Apollonius'un (İ. Ö. 295-195 ) "Argonautiga" alı eserinde konu dahada detaylı işlenmektedir. Başka bir efsane Kral Mitridates'in kızına ilişkindir. Kralın genç ve güzel kızıyla pek çok soylu kişi evlenmek istemektedir. Kız ise hiçbirini istemez, çünkü kalenin eteklerinde koyunlarını otlatan bir çobanı sevmektedir. Kral buna kızar, kızını adadaki manastıra kapatır. Çobanı yakalatarak manastırın önündeki kiraz ağacına astırır. Kız da ertesi gün kendini manastırın kulesine asar. Üçüncü bir öykü şöyledir. İsrail Oğulları Yusuf'un altından bir heykelini yapar. Mısır'dan göç edip Filistin'e vardıklarında Musa Peygamberden heykeli getirmesini isterler. Musa mucizeyle heykeli Filistin'e getirir. Burada Fenikeliler heykeli alıp Kıbrıs'a götürürler. Yunanlar heykeli Kıbrıs'tan alarak Olimpos Dağına yerleştirirler. Pers İmparatoru Dara (Dareios) Anadolu ve Yunanistan'ı ele geçirince altın heykeli Mısır'a geri verir. Bundan sonra heykel tekrar Fenikelilerin eline geçer. Bu kez getirip Aretias Adasına yerleştirirler. Altın heykeli almak için Yunanların Giresun Adası'na kırk kez saldırdıkları söylenir. Geçmiş alt kültürlerden izler taşıyan ada, eşine ender rastlanır bir doğa harikasıdır. Mevcut kalıntılar insanoğlunun doğaya egemen olma isteğini vurgular. İnsan bir anda kendisini tarihin, mitolojinin derinliklerinde bulur. Geçmiş uygarlıkların inançlarını ve törelerini yaşar gibi olur.

Kaynaklar 
wikipeda
Giresun belediye

NECDET KONYA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder